15 Kasım 2010 Pazartesi

Olayı somutlaştırma çabası xD

   Evet bu soruyla yüzleşmek beni her ne kadar yorsada içimi dökmek istedim az biraz sevgili blog.Her ne kadar dışarıdan isteyerek yapıyormuşum gibi görünse de hiç te öyle olmadığını ben biliyorum ve sadece benim görebilmem de koymuyor değil bazen.
   Evet ders çalşıyorum,genel olarak çalışıyorum,hatta çok çalışıyorum,belki de yersiz çok çalışıyorum.Sadece çalışmıyorum o esnada aslında,aynı zamanda borcumu ödüyorum belki de o hisse kim bilir.Evet,evet o ta kendisi,sürekli kendini hatırlatan,her daim beyninin bir köşesinde en mutlu anında bile o yalpak yürüşüyle çıkagelen,kollarını bağlayıp adeta yüzsüzce hasap sorarcasına dikiliveren o his.
   Liseye başladığım ilk gün tanıştım kendisiyle,belki de o da benim gibi birini arıyordu kim bilir,belki de yeni bir konakçı buldum diye havalara uçmuştur bir virüs gibi.En mutsuz olduğum,arkadaşlarımdan,sınıfımdan, okulumdan ayrılmak zorunda kaldığım o okula başlamak zorunda olduğum o gün.Dört yıl boyunca kah eğlendik kah güldük kah ağladık,her daim beraberdik.Okuldaki tek yoldaşımdı hatta bi aralar.Ben ona yaklaştıkça o da bana yaklaştı,beni mutlu etmesini de bildi genelde(aldığım yüksek notlarla),harlayan ateşi daha da alevlendirmesini de çok iyi biliyordu üstelik ne de olsa bir sürü yandaşı vardı etrafta -hocalar,akrabalar eş dost konu komşu ,aa napmış onun çocuğu nereyi kazanmış,bak gördün mü affferin ona tütütü maşallah.Bazı sefil beyinlilerde yok değil hani.- bak gördün mü kazanmamış,test çözmüyordu zaten, galiba konu eksiği de epey fazlaymış bak yine dersaneye gidecek yazık-.
   Aslında bu çar çöpten fazla hırslandığım söylenemez.Hatta belki de hiç hırslanmadım.Dediğim gibi belki de bizimkisi garip bir simbiyotik ilişkiydi.Karşılıklı fayda sağlıyorduk sürekli.Ben ders çalışarak onu onure ediyordum,o da bana yol arkadaşı oluyordu.
  Ama yıllar geçtikçe daha fazlasını istemeye başladı,hiç bir zaman yetinmesini bilmedi.Borcum kaldı mı diye de düşünüyorum ama bırak borcu üstüne kaç ikramiye yedi benden acaba..
   Sabrımın taştığının o da farkında bu aralar sanırım,ama diş göstermekten de vazgeçer sanmayın.
   Ne olursa olsun,onu yenmem lazım farkındayım ama hazır olmadığımın da farkındayım,yavaş yavaş kaleyi içten fethetmek lazım galiba,umarım kale başıma yıkılmaz ne diyim ........:)))